Şimdi bir sonbahar mevsimidir,
Ve sevda yalnızlığa yenilmiştir…
Kapandı sayfalar,
Gülen gözler çoktan göç etti bizden.
Sarılmalar…
Sevilmeler…
Özlemeler…
Ne renkli rüyaydı bu değil mi?
Gece lambası yanarken şehrin yoksulluğunda,
Kırılan birer aynayız şimdi.
Hangi yanımıza baksalar… paramparçayız…
Ellerimde bir karanfil kokusu duruyor,
Bir çiğ tanesi ölüyor ayaklarımın dibinde.
Ayaklarımın dibinde bir şeyler can veriyor.
Aşk gibi…
Sevda gibi…
Sen gibi…
Çirkin bir çilenin gözleri ağlarken,
Hiçbir zaman yetişemedik bir sevdanın kahkahalarına.
Kaç defa söyledim,
Biz aşkla yapamayız.
Hangi yanımıza baksalar… paramparçayız…
Sönmüş bütün mumlar,
Kırılmış içimin sönmeyen lambaları.
Leyla'ya diz çöktüren,
Mecnunu harap eden,
Beni sana köle eyleyen bu sevdanın
Canına okuduk şimdi.
Gitmelere bu kadar alışıksın,
Sana biraz daha kal diyemem.
Bütün takvimler sana çıkıyor oysa,
Bütün şiirler hep aynı bitiyor: 'Ayrılmalıyız”
Şimdi neremize gülseler
Orda ağlamaktayız…
Sen durmaktasın yolun seni koyduğu yerde.
Bir bıçak kadar keskinsin,
Bir kuş kadar öfkeli.
Hüzzam mevsimidir sonbahar,
Dargındır bize bütün şarkılar.
Şiirlerde görüşmek dileğiyle…
Hoşçakal.
Şiirlerde görüşmek dileğiyle…
Hoşçakal hoşçakal