'Uyanın! Herkes uyansın! Yalan bunlar yalan! Masal hepsi!..”
Denedin olmuyorsa vazgeçmeyi hesap et,
Düşünme düşündükçe daha da fazla esaret.
Sürünmenin zamanı belli olmaz
İcap ettiğinde gündüzünde geceye dahil oldu bu lanet!
Sen hala orada insanoğlu için kelam et.
Bizim bu diyarlarda dost aramak ne hacet?!
Yorulursun bir mantık hatasında takılsan
O beynin olur balçık gibi temizlenmez emare.
Güldüren de ağlatan da aynı değil mi?
Bu yüzden öyle kolay geçmez hayat türlü delirtir…
Sen seçtiğin her şey için pişmanlığa itildin,
Bu böyle olmamalıyken baya bir belirgin.
Her iz bir harita misali, nereye gidiyoruz?
Dün bıraktığın ne varsa şimdi kapını çalıyodur.
Bugün her zamankinden daha da fazla gülüyorum…
Çünkü ödediğim bedel komik ve daha da ödüyorum!..
'Aşklarınız meşkleriniz eviniz meviniz hepsi yalan! Uyuyorsunuz! Uyutuyorlar sizi. Gelin! Gidelim buradan gidelim!..”
Önce sırtındaki semerden bir kurtul,
Özgür olmak istemekle özgür olmaz hemen ruhun.
Gittiğin yeri çoktan başkası unuttu.
Nerede bulduğun değil ne bulduğundur mutluluk…
İnsanı doyurmakla geçer ömür,
Nedense geçer ömür…
Tutamaz kimse nedenler büyür.
Amaçsız hayatlarla boşa ölüm,
Bir dava uğruna ölmekle başlasaydı keşke ömrümüz…
Zoru seçmekle başlayan yıkım mesaisinde
Kurtaracak bişey kalmayacak belki cepkeninde!
Kader tozlu yolları başhetmiş olsa bile;
Yüreyecek kadar kararlıyım gelicem üstesinden!
Biliyorum bu sokaklarda dönen bir şey var,
Tutsak eder bazen aks eder garip durumlara,
Çözüm kabullenmek olduğunda zorlamam!
Hayatı bildiğin kadar sorular sor bana…
'Uyanın… Uyanın millet… Burası bize göre değil! Bambaşka bir memlekete gidiyoruz…