Belki yorulmam için bi an yoktu terin
Ya ulaşırsam diye parçalanmış senin gemin
Ekvatoru ikiye bölerdim ben küçükken
Ya kaybedersem diye oyuncağım yoktu benim
Evet hatırladım mirasın olan sandalyeyi
Seninle geçiremediğim 18 kış mevsimini
Eskişehirde uyuyamıyorum nerede uyanıksın
Ben eskişehirde üşüyorum nerede kaldırımsın
Hatırlarmısın anlatırdım bozuk plak çalarken
Dinleyip gülümserdim sen sigara ararken
Artık anlıyorum aşağılıktır güvercinler
Çünkü kafese koydum gördüm hepsi oraya evim derler
Sen bulaştın üstüme cılız bir meltem eserken
Baktım sen olmuşsun büyük bir güneş batarken
Biliyorum zamanın tortularını gizlediğini
Yine de kaç yıl geçti hala söylemiyorum özlediğini
Sen nasılsın ruh adam demeden günaydın demem
Ve sen güneşsen odamın alev aldığını söylemem
Çünkü kilitlendi ve saklandı kelimeler
Yalnızca soy adım için teşekkürler