Şimdi saat sensizliği ertesi,
Yıldız dolmuş, gökyüzü ay-aydın... (x2)
Avutulmuş çocuklar, çoktan sustu.(x2)
Bir ben kaldım, bir ben kaldım,
Tenhasında gecenin, avutulmamış ben... (x2)
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun kolyesi olsun.
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun kolyesi olsun.
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.
Soytarılık etmeden güldürebilmek seni,
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe,
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun, bu son olsun!...
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!.. (x2)
İşi-gücü olanlar çoktan gitti, işi-gücü olanlar çoktan gitti...
Bir ben kaldım, bir ben kaldım,
Voltasında gecenin, hiç uyumamış ben...
Bir ben kaldım, bir ben kaldım,
Voltasında gecenin, hiç uyumamış ben...
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun kolyesi olsun.
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun kolyesi olsun.
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.
Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni,
Beyninin içindekileri anlayabilmek,
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü,
Bütün saatleri öylece dondurabilmek için,
Çıldırasıya paraladım kendimi...
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
Olsun gözüm olsun, ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun... (x2)