Önümü dahi göremiyorum, kafamda hareler
Bi kaldırımda yığılmışım, hep yabancı haneler.
Ayıldıkça içiyorum ve sonra sade kahvelerle
Anımsıyorum eski beni, özlüyorum, daha neler.
Yivli altı, soba başında bi sarhoştan nağmeler
Geriye dönmek istesem de promilden bahaneler
Benim yükümü kaldıramaz tebessümden sahneler
Ve bir o kadarda ironikti aşık olan kahpeler.
Sarma sigara boğma şarap, hayatım zorlaşarak
Her mesafe kendi yoluna yol kattı uzandı
Hep dedim ki son basamak, sığamadım şu boş kafama
Bu akşam da kül rengi bir sokakta uyandım
Hiç uğraşma bir çözümüm olsa hemen çözerdim
Ciğerlerime acıyamıyorum, sarhoşluk güzeldir.
Eski halim olsa benle ölümü dahi üzerdi
Çocukken de böyleydim, hep kendime küserdim
Aslına bakarsan tüm ölümler senin için yaratılmış gibi,
Sevdiklerinin ölümlerini izletmek tanrının baş mizahı.
İlk gitmek isteyen hep en çok acıya sahip kalır, belki de en çok anıya.
Mezar Taşların üzerine damlayan yaşlar gibi, ölümsüz telaşlar.
Adımı soranlara başka isim söylüyorum,
Kendi gözlerimi kendim bile görmüyorum.
İnsanları sevmiyorum selam verip geçiyorlar
Selamlarını almıyorum, üzgünüm ben dönmüyorum.
Öyle keyfim yokki müzik bile sarmıyor,
Şu Bomontinin son domlası ayakkabıma damlıyor
Tam ön masamda lezbiyenler garson kıza sarkıyor
Ben öyle bitmiş haldeyim ya boşumu dahi almıyor.
Bu denli melankoliye neden düştüm anlamam
Hep ayaklarıma bakıp güler bi kaç tane andaval
Düşüncem kırıp şişeyi sol göğsüme saplamak
Ben 27'yi bekleyemem, güvenmiyorum haplara.
Aklımda öyle şeyler dönüyor ki yazamıyorum,
Elim kolum titriyor Bir tuşa basamıyorum
Hiç kimseyi özlemedim, sevdiğimde yok lakin
Sorun nedir bulamıyorum, ben kendimi asamıyorum.