Gölgene sığınıp örttüm kusurlarımı.
Masumluğun süt beyazı.
Payıma düşen gün ışığını kalkan gibi çarpa çarpa kırdın.
Sağ salim geceyi gördüm.
Göze perde çekildi, ay'a döndüm.
‘Gel içini dök' dedi dolunay.
Tek şart; sarkmamalıymışım sabaha.
Sarktım sabaha. Düşman çatlatıyorum.
Ama korkuyorum da bir yandan akşam gecikir diye.
Suratıma dikilen o gözler yüzünden öfkeme yenilirim diye.
Bu korku bana zindan.
Seni aratıyor her gölge.
İnsan pislik, insan pişkin.
Kendine bakmadan beni yargılıyor!
Hepimiz mahkumuz.
Gözümüzü açtık sahte, yalan dünyaya.
Bizi hapsetti pembe rüyalarında.
Kimi gerçeği gördü.
Kimi çıkmaza saptı yolundan.
Ondan başka doğru hiç bir yol yok!
Nakarat x2
Ne yazık ki, ne yazık…
Hep bir gerekçemiz var.
Medet umduk gümüş, altından.
Uyanıp yalanı terk etmek var.
Ama ademoğlu kör oldu gerçeklere göz yummaktan!
İkisi gitti biri kaldı.
Bu gün dünü çiğnedi.
Yarın aydın.
Şu an baygın.
Üç gün dünya.
Her an ölecekmiş gibi hazır olmalı yarın!
Işık olmalısın sana.
Hatalarına çözüm bulmalısın!
İsyan etme O görür kullarını.
En ağır hakaretleri kendine yap!
Hepimiz mahkumuz.
Gözümüzü açtık sahte, yalan dünyaya.
Bizi hapsetti pembe rüyalarında.
Kimi gerçeği gördü.
Kimi çıkmaza saptı yolundan.
Ondan başka doğru hiç bir yol yok!
Nakarat x2
Ne yazık ki, ne yazık…
Hep bir gerekçemiz var.
Medet umduk gümüş, altından.
Uyanıp yalanı terk etmek var.
Ama ademoğlu kör oldu gerçeklere göz yummaktan!
Kör oldu gerçeklere göz yummaktan!