+Seni aradım birkaç kere. Telefonların değişmiş tabi.
-Evlendim.
+Öyle mi? Çok sevindim senin adına.
-Bu da benim kızım.
+Çok güzelmiş, canım benim. Allah bağışlasın.
-Sağol...
Anıl Yıldırım:
Ben bir tek sana yazarken küllüğü önüme çektim.
Ben senin için tüm hayallerimden vaz geçtim.
Ben sana geldim sanıyordum meğer sona gelmişim.
Sen bana evlilik hayalleri kurdurup onu mu seçtin?
On senemi rehin aldın sesim mi çıktı?
Bir daha ses kaydını dinleyip kendime işgence etmeyeceğim.
En kötüsü de artık hiç bir ihtimal kalmamış olması.
Beni nasıl yıktığını unut ki gözlerin dolmasın...
Ne hoyrat bir aşk bu iliklerimdesin.
Acı damarlarında gezse de çıkmıyormuş sesin.
Söyle bana doğru söyle bu gece kiminlesin?
Seni azaltarak bitirdim o p*ç te düğmelerini iliklesin!
Yarınlarımı çürüttün şu eserin olan façalarla.
Benim huzura ihtiyacım var senin ise haklı olmaya.
İyi ki erteledim intiharı yoksa kesecektim bileklerimi.
Keşke başka bir konuda dileseydim dileklerimi...
Biz böyle bitmek için sevmişiz de yokmuş haberim.
O kibritte suya düştü diye pişman değildir eminim.
Çünkü sana yanacak sigarayı ateşleyecekti.
Sayende birine alışmaktan da korkar oldum bil istedim!
Gökyüzümü çalarken papatyaları tiksindirdin.
Bende kendimi gidipte başkasıyla kirlettim.
Artık hangi yağmur yağıp temizler bizi?
Çocuğuna güzel bir anne ol elveda unutma bizi...
+Sen nasılsın? Nasıl gidiyor her şey?
-İyiyim. Çok iyiyim. Her şey yolunda.
(Hiç iyi değilim, Ada. Seni hiç unutmadım. Bunların olacağını hiç düşünmemiştim. Yarım yamalağım. Her şey bombok. Sen atlattın mı? Yoksa benden intikam mı alıyorsun? Gülümsüyorsun. Gerçek mi? Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi. Sana da kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm. Ta ki ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar. Sana ait ufacık bir toka alay etti benimle o gün. İşte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım. Bir daha sen olmayacaktın. Bir daha bunu yaşayamayacaktım ben bir başkasıyla. Hayat alay etmeye devam etti benimle. Sana benzeyen yüzler, kokuna benzeyen kokular, sesine benzer sesler çıkardı karşıma. Ya da bana mı öyle geldi?)
Elleran Elvis:
Ayrılığın acısını iliklerine dek hissetmeyi bilir misin?
İnsanlar öyle bilsin böyle durmamı
Vücuduna kazıdığın birinden silinmeyi bilir misin?
İnşallah öğrenirsin bir gün sende bunları
Volta atmaktan asfalta ayak izim çıkan bu yolları
içimden sana sustuklarım var dışından duy onları
Yaptıklarını her yerde anımsa bu sana huy olmalı
Sende boğulmayı seveni su yormadı
Her bu mevsim geldiğinde kilitlenir dilim
Dilimi kilitleyen her bir anım liriklerimdedir
Mimiklerim serin, bir ilk dedim seni
Minik perim benim
Her bu mevsim geldiğinde iliklerimdesin
Silik silik hatıralar delik deşik bilinç altım
Senin de hayatını kaplayan bi hiç var mı?
Yüzünü unutacak kadar seni hala hatırlamak
Anımsanmak yakışmadı kadın sana, adın sanat
Tadın şu damakta zuhur ettiğinden beri
Şuuru kayıp güruh kursağımda bulur engeli
Bozdu bu ruh dengemi, blur et beni
Susup dinledim aşk dünyama suru üfletmeni
Çıkış Anıl Yıldırım:
Duymak istediğin buysa yıkıldım ben evet
Hatta öyle güzel yıktın ki toparlamaya bile çalışmadım
Seni izledim sonra gözlerindeki onu
Mutlu olmanı o kadar çok isteyen ben
İlk kez isteyemedim çünkü gözlerinde ben yoktum
Unutamadım kokunu çünkü kokun neye benziyor hiç bilmiyordum
Hoşçakal.