Ruhumu kesiyorlar en mahrem yerinden
Keskin bir baltanın ucundaki pürüz gibi geçiyor tenimden
Hisleri yamalı bir tapınak şövalyesi gibi
İdamın koynundayken gecenin en verimsiz dölünde
Ağzı köpüren atlara bağlayıp en güzel anları
Boğazlıyorum en güzel gülüşlü, umut bakan çocukları
Kızgın kumlarda sürüklüyorum bir bilinmezliğe
Elimde bir çift siyah deri eldiven karanlıktaki sessizliğe
kanıma karışan son ölümcül uyuşturucu damlası
aşka dair yazdığım son tirattaki tek imla hatası!
cesedimle karşılaştığım sabahlarda vücudumda ki yara parçası
ölmemi bekliyorcasına kuyumu kazıyor bu kentin sokakları
bu gezegenin yıldızları ve tanrının onca insanı
Mavi damarımı kesme sakın, kesersen patlarım…
Kalplerimiz çatlak doğduk, ruhlarımız kesik ve kanamalı
Tanrı'nın gömleğini yırtıp cebinden yere düştük. Kimse kaldırmadı.
hiç bilmediğin bir coğrafya ve anlamını bildiğin bir intihar
Anlamsız bir dilde şarkı söyleyen gelimsiz ihtiyar
Sen karşıdan bana doğru ilerlerken şehrin ışıkları pusuya yatmıştı
Allah belamı verdi ve ellerim isyana bulanmıştı.
kanıma karışan son ölümcül uyuşturucu damlası
aşka dair yazdığım son tirattaki tek imla hatası!
cesedimle karşılaştığım sabahlarda vücudumda ki yara parçası
ölmemi bekliyorcasına kuyumu kazıyor bu kentin sokakları
En görkemli imparatorluktur yalnızlığım
düşen her damla gözyaşımda kaybediyorum toprağımı.
Akrep yelkovanı zehirleyip felç bırakır gibiydi seninleyken
Yani zaman hep slowmotion hareket ederdi gözlerini seyrederken.
Bütün palyaçoları ve hayali arkadaşlarımı tımarhaneye kapattım.
Açılışta kurdela yoktu, bileklerimi kestim ve yeniden açtım
Sen uzaklaşırken, ezilen yolların taklidini yapıyor yüreğim
Adı cinayete karışmış gecelerin içinde içerim
kanıma karışan son ölümcül uyuşturucu damlası
aşka dair yazdığım son tirattaki tek imla hatası!
cesedimle karşılaştığım sabahlarda vücudumda ki yara parçası
ölmemi bekliyorcasına kuyumu kazıyor bu kentin sokakları