1. verse:
Daha önce;
okyanus görmemişim, sadece gördüğümü sanmışım
Sonra yansımalarını seyre dalıp
Sırrından bir yankı aldım, yaklaştım,
yaklaştım, yaklaştım, durdum
Yaklaştıkça kendime de yaklaşır oldum
Yaklaştıkça okyanusa bağlandım yeniden doğdum
Bir tür serap mı bu yoksa gerçek mi?
Çünkü anlatılmayacak kadar güzeldi oysa ben
Ondan uzak ne kadar çirkindim
Bir süre tereddüt ettim, korktum ve şüphelendim
Sonunda karar verdim, çıkardım aymaz çarıklarımı
Değdirip suya çektim ayaklarımı
sonra defterime yazdım ki
ben okyanus bilirim artık gemiye sorma
bunu duyan balıklar ufak bir tebessüm verdiler
deniz kızlarıysa katıla katıla güldüler
çıkıp bana okyanusu anlattılar sırayla
anlattıkça parladılar sanki ah!
Öğrendikçe farkettim cehaletim devasa
Çağırdılar gel dediler korkma
Anladım ki okyanusu yazmak için
tüm suları mürekkep olsa tükenir denizlerin
Ve onu görmek isteyenin önce
açılması gerekir kalbinin gözlerinin
Yalnız aşkmış okyanus yolcusuysan tek yemeğin
Utandım geçmişteki şüphelerim için
Dediler üzülme onlar görünmeyen yüzgeçlerindir har
Balık olmayan suya kolay kanar
2. Verse:
Ufukta kafaları olmayan vücutlar görünüyo
Kalpleri olmayan kuklalar örülüyo
Ruhları olmayan haybeye savaşlar
ve gayba hitabeden gösteriş kokulu dualar
Oysa gördüğüm sözümle ördüğüm
ağlarım matem geçirmez dil çözerse kördüğüm
asırların takati yok bi kardelensem şok
gelini kapar kaçırırım eğer zorlaysa düğün
tüm ufkum sırrını sezişle yad olur
tüm kasavetim bi of çekince kaybolur of!
serüvenlerimi saldım birbir yollara
ne ben yorulurum ne de onlar şafak yolunda
dua kılıklı beddua bağırırlar hua!
ne boyarsan boya siyah-beyazdır
arzulamayınca bu duvar ama yakalarsan
meşaleler diz çöker ateş yakamayana o zaman
karanlığın içinden ağırır tan,
dağılır zan, dışındakileri çağırır han,
bağırır can, silinir tüm ad ve sanlar,
tutulur nutkun, garip bir tıp oynar insanlar!
3. Verse:
Günahım çok cehenneminde yanmaya
sevabım yeter mi bilinmez cennetine girmeye
yüzüm yok yüzün görmeye o yüzden
isteyemem hiçbirini severim kendimce ve
ne ateşler yakmasın diye
ne de girmek için eşsiz köşkteki o bahçeye
bakmaya layık değilim yüzüne yine de
ruhumun kristalleri parlar düşününce
aşıklar hep ismini sayıklarlar
bakmak için cemaline
hakkım yok ki bu halde
bunu istemeye..
kararmış ruhlar ancak hatırlarlar
kurtulmak için dara düşünce
çoğu insan adını anar ah
erişmek için vaadettiklerine
kudurmuşlar ismini kullanırlar
yapmak için hepimizi köle
benim yoktur bir beklentim anarım
adını hep bir köşede sebepsizce
sadık olamam çoğu zaman uyamam irademe
bakma dediğime sebepsizce
sebebin içinde olduğumdan yok gibi görünür
gözlere devasa bir ışık ve
onlarca duam var kabul olmayı bekleyen
ama onlar da değiller bu sefer zikrime neden
milyonlarca insan var asıl hediyeyi
farkedemeyen meleklere bile verilmeyen
yaşam, özgür irade, seçim şansı
insan katleder lütfedilen bu dansı
aslında nereye baksam acı görürüm
ağlayan belli, bombalarsa kör bu sebeple
yanlış bir söylemdeyim affet beni!
yeter ki adını ansın da birileri!
olursa olsun hangi sebeple!
olursa olsun hangi sebeple ah!