Teşne lebler o gece kan il galtân oldu,
O gece arsa geh-i Kerb ü belâ kan oldu,
O gece ruh-ı Nebi hâzin ü giryân oldu,
Ki Hüseyn İbn-i Ali o gece kurban oldu.
Çâk-i çâk eyledi fürkan-ı gürûh-i â'da,
Pây-ı pür kin-i hakaretle ezildi Tâhâ,
Bağrına taş vurarak ağladı ruh-i Zehra,
Ki ciğerpâresi magdur u perişan oldu.
Bir zaman dûş-i Muhammed'de gezerdi o vücud,
Rûy-i gül-bûyini koklardı Cenab-ı Mahmud,
Şân-ı âlisini tebcil ederdi mâ'bud,
Öyle bir beyt-i Hudâ zulm ile viran oldu.
Yüz tutup leşker-i â'daya o Şâh-ı mazlûm,
Dedi ey dinini dünyaya veren kavm-i zalûm,
Daha dün terk-i cihan etti o sultan-ı ulûm,
Ne çabuk sizde iğrâz nümâyân oldu
Ceddimin dişlerini kırdınız ey kavm-i Yezid,
Mâder-i muhtereme eylediniz zulm-i şedid,
Ettiniz vâlid-i zişânımı evvelce şehid,
Bana mı şimdi aceb, növbet-i isyan oldu
Gerçi bir nefsim için arz-ı tehâyâ etmem,
Ölürüm mürtekib-i küfre müdarâ etmem,
Ah kim teşne ciğer yavrularımdan geçmem,
Bakınız güllerimin lebleri atşân oldu.
Hâşimîzâdelerin ekber-i âlî-şiyemi,
Can verip ravza-i rıdvana basınca kademi,
Dest-i â'dada neler çekti enîs-i haremi,
Darb-ı zencir ile gülşenleri al kan oldu.
Kumlu çöllerde benim ailemi yakmayınız,
Kesiniz bari beni anları ağlatmayınız,
Bu yanık sinelere tir-i bela atmayınız,
Çünkü bu âl-i Muhammed size mihman oldu..
Böyle söyler iken ol gonce-i Mahbub-i Hudâ,
Tîr-i Şimr ile hücum etti güruh-i â'da,
Aldılar orta yere sultân-ı zamanı hayfâ,
Ol zaman Kerb ü belâ saha-i tuğyan oldu.
Yetmiş üç nize vurup server-i dinin tenine,
Kan içirdi o deni Âl-i Nebi serverine,
Lutf-i ümmet bu mudur zâde-i peygamberine,
Hangi peygambere bu meretebe isyan oldu
Şimr-i mel'un dayayıp gerdenine hançerini,
Kıymadan kesti o ferzend-i Resul'ün serini,
Deşt-i gurbette kefensiz bırakıp peykerini,
Ehl-i Beytin başına âteş-i hicran oldu.
Bûsegâh-ı leb-i Zehra idi dîdar-ı Hüseyn,
Lem'a-i nûr-i hüveydâ idi dîdâr-ı Hüseyn,
Nerdesin nerde eyâ vâlid-i Kerrâr Hüseyn,
Bak senin nazlı Hüseyn'in nice kurban oldu.
Baş açık yalın ayak teşne dil nâle feza,
Kaldı piş-i esârette yetimân-ı vegâ,
Bir içim su diye feryad ediyorken zu'afâ,
Şimdi de âteş-i hicran ile sûzân oldu..
Nâle-i vâ ebetâ vâ emetâ vâ ecedâ;
Her taraftan mün'akis oluyor arş-ı Hudâ,
'Akrebu habl-i verîd”i yakıyorken bu sadâ,
Yine ol kavm-i denî zulm ile pûyan oldu.
Kimini nâkeler üstünde ururdu â'dâ,
Kimini hâk-i mezellette ederlerdi ezâ,
Kimisi hayme-i ismette edildi imhâ,
Cümle evlâd-ı Nebi, Hâk ile yeksân oldu.
Emr-i takdir diye bu mel'anete bazı avâm,
Atf-ı zulmetmekte Allah'a ederler ibrâm,
Cây-ı inkâr mı bu ey kavm-i cehûl ü zallâm,
'I'delû” âyeti her mü'mine seyyân oldu.
Hâlık-ı hayr ü şer Allah ise kul kâsibdir,
İhtiyar ile kişi hayr ü şerre talibdir,
Şerri tercih edene Zât-ı Hudâ galibdir,
Din-i İslâm bu esâs üstüne bünyân oldu.
Yıktılar kıble-i islâmı güruh-u ekfer,
Ruh-i peygamberi nalân ü hâzin eylediler,
Mâhasal taze civânân-ı Muhammed yekser,
Hedef-i neşter-i zâde-i Süfyân oldu.
Hubb-i Rahman gibidir Âl-i Muhammed hevesi,
Sabit ol emr-i muhabbette bırak pîs ü pesi,
Hânedan-ı Nebevî uğruna can ver Şemsî,
Ki bize irs-i Nebî ıtret-i Kur'ân oldu…