Hançerlenmiş çatal yürek iki baş.
Başbaşa vermişler konuşmuyorlar.
Yetimce gözlerden savruluyor yaş.
Yağıyor dışarda içli içli kar.
Çatal yürek hançerlenmiş bir çift baş.
****
Bir kuş kör kafeste babasız kalır.
Kavrulur bir serçe anasızlıktan.
Ah gülmeyen gözler yollarda kalır.
Dökülür yaşları vefasızlıktan.
****
Yataklar küf gibi zindan kokuyor.
Küsmeler, küsmeler ve barışmalar.
Bir dost yüreğimde sevgi dokuyor.
Ayrılık gözyaşı son sarışmalar.
Yataklar küf gibi zindan kokuyor.
****
Herkesle gülünür fakat çilelim,
Ağlanmaz herkesle unutma bunu
Dostluk yemininin üstünde elim.
Bölmez mi bölmez mi hasret uykunu ?
Ve gülmek ki tokat tokat çilelim.
****
Kadehler dolusu baldıran zehri.
Gördün, göz kırpmadan nasıl içilir.
Bilirsin haldaşım bu zalim şehri.
Burda dirilere kefen biçilir.
Korkusuz içilir baldıran zehri.
****
Bak körpe ceylanlar nasıl vurulur.
Zalim avcı gezer bizim bağlarda.
Ceylanları vuran eller de kurur.
Bir parça kırmızı kir kalır karda.
Yavru ceylanlar bak nasıl vurulur. ”
****
Ey kara çayımın buğulu kiri.
Kıvrıla kıvrıla nere gidersin?
Ötelerden eğer, sorarsa biri.
Bırakmadılar da gelmedi dersin.
****
Oy kara çayımın ey buğulu kiri.
Oy kara çayımın ey buğulu kiri.
****
Hangi dost dikmişti şu tomurcuğu,
Bağrımın içinde göğerip duran.
Ey kara günlerin dertli çocuğu.
Senin nabzın mıdır ranzamda vuran?
Söyle kim dikmişti şu tomurcuğu?
****
Ne açmaz gül imiş ah şu bahtımız.
Ağarsa mı ola kıpkırmızı tan.
Yad elde kuruldu payitahtımız.
Hüzün sarayında bir garip sultan.
Ne açmaz gül imiş ah şu bahtımız.
****
Artık güneşlerde kara doğuyor.
Geçmiyor umudu vuran zamanlar.
Hayat yıldırıyor hayat boğuyor.
Bilmem kimin için çalıyor çanlar.
Güneşler de artık kara doğuyor.
****
Bu yağmur, bu yağmur niye yağar ki ?
Görmez mi bir çift göz suluyor yeri.
Vurulanlara su sunma be saki.
Kavrulsun garibin yansın ciğeri.
Bu yağmur, bu yağmur niçin yağar ki? ”
****
Gel yaralı serçem küsme bahtına.
Vurma kayalara allı başını.
Anka kuşu olsan geçmem tahtına.
Bir sen kaybetmedin can yoldaşını.
Yaralı serçem gel küsme bahtına.