Mezarının başında bahara yüz tutan bu vakit seni mırıldanıyorum. Ben gelmesine geldim ama bahçede karanfiller duruyor yerinde. Dalamadım uzaklara, koparıp da kıyamadım dövünen ellerimle getiremedim sana. Otuz yaşıma girdim, yirmi üç yıl geçti seni tanıdığımdan bu yana. Titreşen güneş ışığı rengârenk gözlerinde. Bu sabahın coşkulu dakikalarında adını zikredip durduk kâinatın en güzel bestesiyle. Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed. Bayramın mübarek olsun sevgili Nebi.
İki Ayrı gönül, sen bir yanda ben bir yanda. Sensizlik ruhumda batan bir güneş gibi. Ağlıyor bu gözlerim sensizken seher yelinde. Avuturum kendimi bu meltem yapraklarında.
Ya Muhammed Ya Muhammed en güzel kahverengi kıyafetlerimi giydim. Tıpkı seni bağrına basan toprak gibi. Hira'nın rüzgârlarına kattım adını. Melekler uçuşup seni getiriyor sanırdım göklerden. Gökyüzü ümitle göz kırpıyor uzaktan sensizliğe. Duygularım nur edasıyla köpürmeye başladı nazdan niyazdan. Zaman gözlerimde eridikçe özlemlerim artıyor, o şefkatli ellerinden öpemedim. Bayramın mübarek olsun bu meltem yapraklarında.
Sevgili Muhammed bendine sığmayan seller gibisin. Sensizliğin sonuna ne kaldı ki, ölüm yakında beni de çağıracak yıkılan bentler gibi. Senin olmadığın her anımın köşesi ıssız. Bu vaktini hayal ettiğimde toprağında çiçekler sarmış seni. Kıskanmamak mümkün mü, yo hayır. Gelsen ne olur bir nazar eylesen gönlüme. Boşlukta dönen benliğime aşkınla.
Bilir misin çocuklardan sana selam özlem var her bayram olduğu gibi. Kudüs'ten Bosna'dan Çeçenistan Irak ve daha nicelerden. Köşebaşlarında seni beklerler. Acaba gelir de bize bayram kıyafeti alır mı, anasız babasız yüreklerimize su serpip de saçlarımızı okşar mı? Sen ki dulların koruyucusu yetimlerin sahip çıkanısın.
Hummalı gözlerimde meltem rüyaları silinmedi. Cennet yamaçları gibi renkli ve derinsin kalbimde. Hasretin gözyaşı düşer toprağa. Sensizliğe yelken açtım derin hülyada. Bir uçurum korkusu duymazken bu gidişte hıçkırık mı desem ağlayış yoksa feryat mı meltem yapraklarına taktım hüzünlü bayramı. İşte soluduğum ölümsüz bestede hep seni mırıldandım aylar ve seneler. Yok artık takvim yapraklarında kaldı benim için bayramlar. Sensizliğin acısı gönül tahtımı yakıyor. Şu yaralı yüreğimdeki hüznü bir köşeye bıraktım. Bu büyülü meltem yapraklarına saldım kendimi. Sarar ruhumu simsiyah perdesiyle sensizliğin bahara yüz tutan bu meltem yapraklarında. Ellerinden öpemedim. Doya doya yüzüme süremedim.
Bayramın mübarek olsun âlemlere rahmet Muhammed Mustafa. Bu bayram da sensizim.