Verse 1
Güneşin zülfü örttü yüzünü tan zamanı akşam üstü.
Tavır alan o yıldızlar siyaha saldı kendini.
Sızıma tabii katre düştü , yüzüm aynalarla küstü.
Düşen hayal ardı irade yaşadı terkini...
Hangi dudağın ani lütfu telafuz eder benim adımı,
kanımı donduran kesitlerin vakitsiz teşrifinde ?
Her günüm bir gonca gül de olsa aşikar terane yarın...
Ben ve onlar solar bu şehirin bahçesinde.
Hudut faniyatsa eğer çözümü beklemek demek.
Bilek düşene dek avuçlarımdan yön bulur dilek.
Kürsüsünde kendi geçmişim duran hayatım,
sorma bilmem kaç sınıflı mektep ?
Pranga vurulan mazi kadehe dolar bu aklın sofrasında.
Heba olur giden zaman, bak ben kendi kollarımda...
İyimser duygularımın hepsi şuan tabutlarında.
Eskilerden güç bulurum ben kaynasın kazanlarımda...
Nakarat
Hükmü kazansın kader bırak.
Bize mi zulmeder ?
Kader küserse terk eder.
Çeker gider yalancı takvim.
Zaman cani ,katil.
Gücün yeter diren zamanla
Bak bugünkü katilimde 24 yaşımda
Verse 2
Şuan da katliam var hikayemin öncesinde.
Süsler yüzümü yaşlar.
Hiç kalır mı ağlatanlar ?
Kuşku etmez bilki akrep yelkovanın hicranından.
Malum onlar birbirine ezelinden mahkumdurlar.
İkisi tepede birleşince günüm gidermiş , uğurlar olsun.
Hoş geldin dünkü fecri. Sakin ol bir dakika.
Sohbet edelim yarınım tadında.
Neyse hoşnut kalmadın ya...
Gittiğine selamlar. Takipçine kavuşursun.
Nispet olsun kalana bak , zaman dahi durmuyor.
Ahı gözü dursun veyahut kalanın yalnız bırakana.
Kimine muzdarip bu hal kimine boş bir kahkaha
Unutulmuş takvimlerden benim ki 18 yaşında.
Art niyetsiz kumara kurban hoş kokan o papatyalar.
Üzgü seddi oldu belki yaşanmamış mutluluklar...
Nedeni belli belki gayrı izini taşıdığım bu yaranın.
Ellerimde bir gül vardı, o da tadına baktı kanımın...