Aşk-ı beka idi, yüreklerde yanan.
Hayat takvimiydi, onlara kalan.
Sabır mektebiydi, teslimiyet kokan.
İşkenceler, imtihanlar dört bir taraftan.
Habbap gibi alevlenmiş ateşte yanan,
Bilal gibi kızgın çöllerde yatan,
Ammar gibi nedametle resule bakan,
Sızlayan o yürekleri özlemle yakan.
Habbap gibi alevlenmiş ateşte yanan,
Bilal gibi kızgın çöllerde yatan,
Ammar gibi nedametle resule bakan,
Sızlayan o yürekleri özlemle yakan.
Göklerden ansızın yıldı musibetler,
Uhudet elinde kanlı güvercinler,
Vahşi mızraklara sevdalı erler,
Hamza gibi meydanlarda candan geçenler.
Habbap gibi alevlenmiş ateşte yanan,
Bilal gibi kızgın çöllerde yatan,
Ammar gibi nedametle resule bakan,
Sızlayan o yürekleri özlemle yakan.
Habbap gibi alevlenmiş ateşte yanan,
Bilal gibi kızgın çöllerde yatan,
Ammar gibi nedametle resule bakan,
Sızlayan o yürekleri özlemle yakan.
Kapladı her yeri garip bir hazan,
Şehit edilmekte ahsab-ı kiram,
Yoktu bir an zulüm zulümden eman,
Dindirir acıyı şehadet makamı.
Habbap gibi alevlenmiş ateşte yanan,
Bilal gibi kızgın çöllerde yatan,
Ammar gibi nedametle resule bakan,
Sızlayan o yürekleri özlemle yakan.
Habbap gibi alevlenmiş ateşte yanan,
Bilal gibi kızgın çöllerde yatan,
Ammar gibi nedametle resule bakan,
Sızlayan o yürekleri özlemle yakan.
Habbap gibi alevlenmiş ateşte yanan,
Bilal gibi kızgın çöllerde yatan,
Ammar gibi nedametle resule bakan,
Sızlayan o yürekleri özlemle yakan.