'Yaramı sarma, yaram derindir.
Ümraniye'nin orta yerinde, çiçekler öldü ellerimde...'
Ümraniye'nin sızısı, inceden inceye birikiyordu.
Yangından kopmuş bir közdü ilginç.
Betonda al bir alev; rüzgarın söndüremediği.
'Yaramı sarma!
Çekilmesi gereken sancı, giresiz damla damla çekilmiştir.
Artık sabır, acıya usta bir volkandır Ümraniye'de...'
Ümraniye mapusu'nda dört can;
İnsanın en güzel yanıydı
Ve onlar, yarına gidenlerin soluğuna katıldı.
Ey İstanbul bu kaçıncı yiğittir
Sevdanın yolunu zafer eyleyen?
Mapuslardan taşan gökyüzüyüz biz,
Teslim olmaz özgür tutsaklarız biz.
Özgürlüğün bedelini biliriz,
Kurtuluşun yolunda düşeniz biz.
Zulmün zindanlarına hiç sığmayan,
İnanç yüklü mavi gökyüzüyüz biz.
Zulmün zindanlarına hiç sığmayan,
Teslim olmaz özgür tutsaklarız biz.
Mecit, Rıza, Orhan, Gültekin'iz biz.