Kaan Boğa:
Aklımda bir chaplin yürüyüşüyle yola çıktım
Bu yeşil kimin parkası? yalancının çantası
Delirdiğimden adsızım sanma yüreğim sızısız
Zihnimde iyiyle kötü biz yokuz diye hep kapışır.
Mumya kent bağırdı, hey sen itaat et (itaat et)
Televizyon emretse de ben hep küfürü çekicem
Ve sen gerilicen şahsım çalışmayı iplemez
Özgürlük at koşsun diye konan havuçtan ibaret
Yalanlar ve halisünasyonun ortasında kaldım
Bak onlar çok bildiğini sandı gözlüğü taktım
Tamahkarın tepkileri yıllarca dünyamı uyuttu
Takmadın ama onlar yüzyıllardır soyunu kuruttu
Topluma mahkum insana kalandır mutsuzluk
Şehirler insanı binlerce yıldır soğutur
Tekil değil çoğulum, artık koymaz yokluğun
Bu topluma uyamayan çocuklar yola koyuldu
Murat Başkaya:
Kulaklarımda yalnızca dayan çığlıkları ile eşsiz
Bir resim çizdim koydum köşeye ey be
Sanatını ruhunun dibinde taşıyan mechul
Sende varlık varken yokluk çekeceksin
Sende yoktan var oldun varlıktan yokluk çekeceksin
Es sesim, eşsizim diyenlere benden selam gelsin
Kelam etmek birkaç satırla sevişirken geçmişle
İşim olmuş sanki benim rüyandaki sanki benim
Değil mi en güzel günler yarın değildir değil mi?
Sende bir alamadan bin verip eğildin
Seçildin benzersiz kaybetmiş bir koroya
Hayatı boyunca terk edilmiş bir adama
Dönüşerek tamamladın ömrünü, günsüzüm
Diyorlar idolsüzüm sanma sakın gönülsüzüm
Bende buralardan başımı az öne eğip geçmedim
Ben sensiz geçen günlerin sensizliğindeydim