Verse 1:
Kalemlerin cihad ettiği müsfetteyim.
Aşkına boyun eğmişim yüzümde nurun.
Dünya bile umrumda değil,
Yeter ki afiyette kal üzülme ne olur.
Asırlara sığmıyor sevdanın tarifi,
Bir milim şaşmadı yüreğime isabetin.
Anam gibi kimsesizliğimi gideriyorsun,
Gönlümü yakıyorsun Ya Rabbül Alemin.
Ben okumak bilmem yazmak bilmem!
Gözlerimi alsınlar seni versinler!
Duymayı bilmem edebim adabım yetmez,
Alnımı senden almam bırak yeri delsinler.
Olur ya bir gün perdelerimiz aralanır;
Öperim tutup gördüğüm her kuşun kanadını.
Kefil de Sensin Aşk'a, vezir de şah da..
Bunca zaman sabrettik şimdi mi kuşkulanalım?
Nakarat:
Sen benim dilim, güneşim, ayım, gecem.
Parıltın belki bir evsizin hudutlarından geçer.
Gel ve gir ve hiç ayrılmayalım
Sen herşeyi bilsen de dünya benim bilmecem.
Verse 2:
Koca irfan aşk içince aydınlatır gecemizi,
Güneş sevda gardiyanı, Ay hasretin bekçisi.
Kainatı şuan hayal etmek kolay bizim için;
Yıldızları dolaştım da yok kalbine giremedim.
Ona görüntüm yetmedi, yetmedi ruh yolu.
İhanet etmedim hala yüreği dik duruyorum.
Hıçkıra hıçkıra direndi gözlerimin buğuluğu.
Biliyorum bu hal atmosferin dışından duyuluyor.
Kırbaç cezası verir gibi yargıladın sevmemi.
Manasını yok edip, korku ve şiddetle besledin.
Evlâdı şehid düşmüş bir babanın kirpikleri gibi;
Gururumla yaşamaktan inan ki vazgeçmedim.
Edeple geldim, aklından da öyle gidiyorum.
Senin yolun artık başka gezegenlerin yolu.
İrfan-ı aşk ederiz bir gün bir çift göz bulup,
O gün inşaAllah varlığın toprak gibi mis kokar.
Nakarat:
Sen benim dilim, güneşim, ayım, gecem.
Parıltın belki bir evsizin hudutlarından geçer.
Gel ve gir ve hiç ayrılmayalım
Sen herşeyi bilsen de dünya benim bilmecem.