Verse1 (Saian)
Kutub-u şikeste
Kutub-u şikeste elimde tek bir beste
Gün ve gün sarardım elime kalemi aldım
Teste tabi tutulan her bir kâmil dil-şikeste
Sen yaramda kanama başlatan intihar bir beste
Daha doğmamış çocuksun olma
Beklemekle geçti orda gözüme damla damla dolma
Bense pek karanlık ülkelerine parlayan güneşler aldım
Sade sen tebessüm et diye.
Mısr-ı kadim çöllerinden yağmurlar biriktir
Kirpiklerine barışçıl bir ak güvercin konsun
Dirseklerine bem çok beyaz kazaklar, ah beyaz çoraplar
Ah o küller, ah o hırka ve ayna.
Uykularıma toprak örten sen o tatlı meltem
Kuşkularına mana verememişsen erkenden
Darul harbe inmeden ve imrendirmeden
Hislerimi diriltmeden sen sözcüklerimi kesmeden
Sayılı günler kaldı senden arda şimdi Rabbim
Bak işte ağlıyorsun hislerin belirsiz belki
Ah ne ikna edici bir intihar biçimi senle göz göze gelmek
Celis-i havledim
Nakarat (Karaçalı)
Mavinin kumarı deniz masasında rakı
Sense kaybetmiş bir martı
Sen hep kaybettin
Sabah dalgalar ve vapur sesleriyle kızım
Seni bozar bu şehir kızım
Verse 2 (Karaçalı)
Saat gecenin körü ben idamlık sanki
Bekler gibi ölümü ecelim ol gel
Zamanım doldu gel
Defterim açık yazıyorum son günümü
Son iki gündüz devr-i âlem dermanım ol gel
Mesafeler hep muamma hep uzak
Esaretim gömülü tenine hep alengir hep tuzak
İşlenmiş boynuna yıldız parıltısı gümüşler
Hem bunca yakınken hem çaresiz hep uzak
Dudağında hiç dokunmadan yer değiştiren tebessüm
Aralıksız geleceğin bir anı defteri
Sayfaları kopartma çünkü onlar masum
Tesadüfle kader eğri belki senle düzleri
Kaçtım sekizinci kıtada bile sen varsın
Gözlerim gönlünün derinlerinde kayıp
Çizgisiz ve sarmış saçlarını sen bir aysın
Hiç görmeden tasvir ediyorum kadın
Düştü aklıma koşulsuz bir yüzleşme fikri
Üşüştü martılar beynimde kıvranır durur
Sen mi yalansın bunlar mı gerçek yoksa
Ne kadar çok istesemde kalp kafese gem vurur