Aklım korkularını haykırır satırlara, sözlerim, söyleyenle doğru yolda,
sizi deviren fırtına bana bahar rüzgârı, sizi uçurdu, benimse korkumu altı-attı,
acıtmadı peşimden gel ey küçük, söyleyeceklerim benim dilimle, nasihat sizlere.
Ey beden uzak dur altından, zehri teneke kupayla sunmazlar, tavanı yok bu dünya malının!
Fikirdir, bir selamet beklenir, elim kalemde doğru olanı ancak ilim gösterir,
dünya da olsa adalet özlenir ve bir Haliftir yolu daim gözlenir,
insanoğlu gözlenen yola adi bir haleftir. Sizin hakikatleriniz saçmaladığınız derin bataklık,
içinde boğar, iblis eder yataklık. Gel etme ey fani, diretme, bir inatçı, etrafında bin inatçı,
bin inatçı-bin musibet çıkarır. Zamanla zamana kanar, son nefeste haykırır,
haykırışların yararsız geride kaldı dünya malı, gittin inançsız, yerin köprü altı.
Artık yeter uyanın, gaflet beter, emeklerin yiter, sevdiklerin vakitsiz gider, inan bu gemiye binen gün gelir elbet iner
Altımda kaynayan kazan, yananlar inkâr edenler inan
Gün gelir duvarlara vurursun kanar kafan, iman,
biçilmiş bin incili nurdan kaftan
Ezele koyduğum hedefi gözledim, kaç adım uzakta, bin incili nurdan kaftan giydim mutlulukla,
dünya denen şu bataklığa adım attığımda. Öyle kaldım, umarım öyle giderim, yalvarırım.
Gelenler nerede? Ne götürdü elinde, kefenin olmayan cebinde?
Bugüne bir sual: Nerede dün, nerede geçen asırlar, ne kadar uzak ölüm,
yarın gelir mi, içinde ölen birini gördüm, bir kazayla gitti, suç senin mi.
Sustu kaldı, tek kelamdı ettiği, suç mu var be fani ortada, zamanı geldi, melekle yitti,
ah be körpe gün, bugün ne çabuk geçti, son sözüydü seslendi, bak bende gidiyorum,
basit bir günüm, yarın gelir, olsun için rahat, göremesen de gelir, benim mi kabahat, sırası gelen iniverir.
Altımda kaynayan kazan, yananlar inkâr edenler inan
Gün gelir duvarlara vurursun kanar kafan, iman,
biçilmiş bin incili nurdan kaftan.