zor da olsa katlandığım alışkanlık hayattır
gözyaşlarımı toplayıp koleksiyonuma kattım
katil oldum sarpa sardı yalanlar
zırvalayan dudaklarım titremekte korkudan
ve lakin onca dostu gömdüm gözümü kırpmadım
haz peşinde koşup şeytanın elinden tutmadım ben
cümlelerimin öznesinden ceset topladım
yumruklarımın en sertini duvarlarıma sakladım
hayat kaç acıyla bizi imtihan etti
söyle yaşanmamış kaç mutluluk ruhumuzu tavaf etti
nereye gitsem aynı çığlıkları keşfettim
asık suratlı yarın için ben dünümü terkettim
ben bir sağır sen bir dilsiz duygular kafiyesiz
yaşamak adına bile tahammülüm kifayetsiz
bırak boş kalsın odam, hayal gereksiz
yüzünü görüp mahçup olmak inan ki lezzetsiz
nakarat:
peki ya hayat
görüyor mü yalnızı
kimse bilmez yangınlarımı
susuyor kalbim yine hırsından
beni al
kendimden uzağa
gel ve rüzgarlarına sal
beni al
paylaştıkça anlamlaşır satırlarım nihayet
özrüm olsun boşa geçen zamana yorgun mahiyet
metanet günahsız gözlerime kefalet
umutsuzca istirhama çare değil sefalet
yangın ortasında avazların sedasıydı aşk
alevlerden bıkanların yağmuruydu hoşçakal
unutmak, delice özlüyorken unutmak
şehrine gün doğarken gözyaşını kurutmak
rengi kaçmış bulutların portresi gri skala
keşkelerden uçak yaptım ve uçurdum yıllara
utanırken gözyaşımdan imkansız tutunmam
düşen takvim yapraklarının kalkanıydı zaman
ayrılığın soğuk teninde tüm tutkular kırık dökük
elinde silah karşımda sen ve namluda biraz hüzün
sustum çünkü konuşursam patlar hüzün
sustum şayet konuşursam düşer yüzün