mutluluk veren kadındı şarkılarımı yazdıran
intihara teşebbüstü yanan her bir hatıram
hastalıklı hislerimden beni rapti kurtaran
kaybolan bu şehirlerde hayallerdi son bulan
ve dön bir bak aynalarda gördüklerin gerçek
insanlıktan sapanlar var görmemişken gerçek
hayatımda kayda değer pek bir an yok maalesef
tek bir yağmur damlasıydın akıp gittin ellerimden
terkedilmiş köhne kalbim yalnızlıkla sınandı
yüzüm iki dışlanmışın yaşlarıyla yıkandı
dost yalanla yoğrulurken güvenlerimi kazandı
kandırıldım çocuk gibi yüzüm harbi kızardı
yaşanmışlık hafızamda unutkanlık hastalığı
resmedildi sükunetim söndürüldü çığlığım
şizofrenik bir yazardım silahlarıma sarıldım
son bir gayret ellerimle çocuklarımı kurşunladım
nakarat :
gidiyorum burdan
pişmanlıklarım var
gözlerde yağmur
yokluklarımla
gidiyorum burdan
pişmanlıklarım var
gözlerde yağmur
yokluklarımla
kibrin diline bir hışımla hicivlerimi sapladım
üretmekten sebeplerimi tükettim ve karıştım
gözümdeki sis perdesi kalktı artık anladım
son bir yumruk darbesiyle şakaklarımı dağattım
yalnızlığımı kumbaramda biriktirdim zamanla.
çok savaş tükettim elvedayı koluma takıpta.
boşluklarına düşmekti tırnaklarımı kazıtan
ayaz yüklü rüzgarıydı yüz hatlarımı sızlatan
geçmekteyim gözlerinden hayaletler misali
belki yağmur ertesinde buluşuruz da kim bilir
garip şimdi sokaklar ve kaldırımlar zehirli
yakamozların ortasında yıldızsın en sahici
ben bu şehre platonik bir aşık oldum derinden
hiç yaşanmamış bir aşk hikayesi tadında
küçük çocuk saflığı ve uçurtmanın peşinden
koşardım da mutluluktan ilkbaharın başında..