Müjdeler taşındı sonsuzluk diyârından dalga dalga,
Süslendi her yer, yöneldi aşk ile Muhammed Mustafa'ya.
Gökler selâma durdu, yeryüzü kucak açtı hasretle,
Ay ve Güneş pervane oldu Muhammed Mustafa'ya.
****
Kevser ırmağından şerbetler sunuldu Âmine'ye,
Bir bahar günü kâinat kavuştu Muhammed Mustafa'ya.
Umutları filizlendi masum kızların, nura gark oldu Mekke,
Cûşa geldi cümle canlar, yüreklerini açtı Muhammed Mustafa'ya.
****
Doğdu varlığın nuru, melekler saf tuttu önünde, bütün âlem coşkuyla hoşgeldin dedi,
Sevgililer sevgilisi, gül yüzlü Muhammed Mustafa'ya.
****
Var eden'in adıyla insanlığa inen NUR
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-i hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat.
Yıllardır boz bulanık sular yudumladım
Ya o zaman bul bi çare sen işini bilirsin
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur,seni bekleyen bir tas da ben olsaydım
Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayal köşküm,gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
****
Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin
Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sukutu yar, sevinci dualar kadar derin
Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yasadım ki, yaşanmamış, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım.
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü