İstanbul'un gözü kara bu gece
Sığınacak yer arıyorum kendime ve günahlarıma
Riyakâr ve göremeyen gözlerin hapsinde, gelmeyecek vuslatı bekliyorum
Ama biliyorum hakkım yok masum bir kavuşmaya…
İstanbul'un gözü kara bu gece
Biliyorum çökecek üzerime bulduğu her yerde
Çökecek ıslattığım anılarımın ve yetimliğimin üzerine
Dökecek kurşuni bir ayrılık gecesini göz kapaklarıma
Kilit vuracak merhametin kalbine ve saklayacak anahtarını boğazın en derin yerinde…
Yakalanıyorum sonunda kanadı kırık bir martının gözyaşında…
Kurulmayan divanlarda yargılıyor beni gayri resmi
Ve kendi vicdanıma bırakıyor günahkar yılların kalemini
Ne kırıyor ne azad ediyor..
Cezası yaşamak diyor nefes almadan,
Cezası koşmak diyor,aşmak yedi tepeyi ama ayakları bağlı
Cezası konuşmak, ama vermeyeceğim diyor dudaklarına iki kelimelik ıslaklık..
Sunmayacağım diyor bir namazlık ışık huzmesi…
Yakamozlar annem olup ağlıyor kapı arkasından
Ve annemin dualarında buluyorum kendimi..
Bir ölümlük huzur istiyorum,kelime-i şahadet tadında
Martı ölüyor ve ben İstanbul'a sığınıyorum
Ama biliyorum,İstanbul'un gözü kara bu gece
Koyarak başımı cellatsız bir kütüğe
Sabah ezanını bekliyorum Ayasofya'nın…
İstanbul'un gözü kara bu gece
Vuslatı bekliyorum ama biliyorum hakkım yok masum bir kavuşmaya…İstanbul.