canını denize katmak için
deviniyor kayaların arasında ırmaklar
aşk taşıyor her molekül
ve her nokta
yıldızlar
görsün diye ay
yana yakıla dönüyor boşlukta
derken bir bomba patlıyor
sıradağlar büyüklüğünde
yangın yeri örenler
atalar yurdunun ismini
öpüyor eski bir haritada
öpüyor afrikalı çocuk
öpüyor tüm sömürülmüşlüğüyle
granada meydanında
mağrur, umutlu, yakışıklı bir heykeldir lorca
gözünü kırpmadan bakıyor katiline
bakıyor ölümüne
bakıyor tüm şairliğiyle
kelebek ömrünü
konduğu son çiçekte tamamlıyor
karınca greve yanaşmıyor
inatçı ve çalışkan
fakat kuş
usandı avare uçmaktan
ceylan yine ürkek
aslan yine kıyıcı
tilki kurnaz
incir arsız
papatya muhbir
portakal yine kiloyla
yine tatlı, yine acı
bir avuç buğdaya
kaç saat çalıştı yine köylü çocuk
ayağı yara, avcu nasır
anası gebe, babası çok yoksul
daha da büyüyor yoksulluğu
lokomotif
çuf çuf gidiyor rayında
düzde ve dikte
uçak yine süzülüyor
göz büyüleyen mavilikte
gemi yol alıyor suçlu ve ürkek
miçolar bağırıyor
İlerle
İlerle
İlerle
güverte tıklım tıklım mültecilerle
fabrikalarda serseri vardiyalar
durmadan devam ediyor
yağ diye kan akıyor makinelere
uykusuz işçilerin kopan
kol ve bacaklarından
fakat
büyüyor fabrika
büyüyor yiyerek işçisini
her şey büyüyor
her şey yolunda
yani her şey
yolsuzluklar da dahil bu yolundalığa
eşya aynı hızda
bin yıl öncesinden
bin yıl sonrasına akıyor
ve bir şair
öğleüstü
sözde bir doğum günü şiiri yazacaktı bu akışta
yalnızca sevdiğini düşünerek
fakat
şiir daha ilk sözcüğü kağıda bırakışta
şairin delik deşik kalbinden düştü yere
hayata karıştı
hayatın kanayan yarasına
değdi süslü mısralarının etekleri
affetsin
bu talihsiz şiirin şairini
affetsin yüreği affedişlerle dolu
onurlu sevgili
şimdi
gözlerimi kapatıp
doğduğun güne gidecek
ve çiçek bırakacağım beşiğine
annenden önce
ben öpeceğim seni
peşine bir daha ve bir daha öpeceğim
doğum günün kutlu olsun
sevdiceğim