Soyunmuş ağaçlar, çırılçıplak kalmış dalları
Ufukta yerle yeksan olmuş siste kaybolur yolum
Nemli asfaltta yapraklar.. Biraz kızıl, biraz sarı
Nerede serçe sesleriyle aydığım yaz sabahları??
Odam soğuk.. Elimde küf kokan kitaplarım
Dilimde bizim şarkımız, durup durup sayıklarım
Camı tıkırdatan her damla senden bir iz taşır
Toz duman da olsa manzaram yağmur yedikçe berraklaşır
Islanır sâhil boyunda üstümüz
Kimsecikler kalmaz gri bulutlardan başka..
Sen ve ben ve kedimiz, bir de.. Neyse işte, dördümüz
Dünyâlar sığardı tek bi' şemsiyenin altına
Bâzen kahve fincanı, bâzen de bi' çay bardağıdır yârenim
Nârin ellerinden uzak bu mevsim
Rûhum üşür, kanım çekilir damarlarımdan
Farkım yoktur sensiz Eylül'den, Ekim'den, Kasım'dan..
Bir gün güneş doğmadı
Bir gün sen uyanmadın
O gün benim için koptu kıyâmet
O gün benim için son gündü..
Belki bütün dertlerimi tek bi' kadın yarattı
Belki bütün dertlerimden tek bi' kadın yarattım
Bi' varmış bi' yokmuşsun; varsaydıkça yok olmuşsun
Yağmur ol, düş üstüme; tenim-bedenim tutuşsun
Ölüm ne renktir?? Yürekte kaç gram çeker??
Tadı nasıldır, peki ya kokusu burun sızlatır mı acaba??
Sûreti ne menemdir, neye benzer bakınca??
Âşık yaşar mı mâşuk nefes almayı bırakınca??
Sâkinim, öksüz bir acıya sâhibim
Sâhiden silâhsızım; bi'kaç sitem ve kinâyeler dışında
Çok vakitsiz oldu, yarım kaldı her şeyim
Hayat seni benden çıkardı, geriye sıfır bile kalmadı
Bir bilinmezim var, bütün bildiklerimi unutturdu
Bir tek onun karşısında bildiklerimi unuturdum
Uykusuzluktan ölsem de rüyâlardan umutluydum
Beni hayatta tutan tek bi' duygu varsa umuttur bu..