Bir aşk ki tarif edilmez sanırım, her an onu düşünerek erimek Hz. Veysel'in has özelliğiydi bilirim. Ben bu sevgiyi nasıl tarif edebilirim. Gece gündüz ağlamaktan çökmüştü. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Bu aşktandır ki ne yemiş ne de gülmüştü. Ben bu sevgiyi nasıl tarif edebilirim?
Yanmadım ki Hz. Veysel gibi, Uhud'da dişinin kırıldığını duyunca Nebinin yumruğuyla dökmüştü ağzındaki dişlerini. Ben ben bu sevgiyi nasıl tarif edebilirim?
Hırkasını hediye etmişti o Nebi. Hz. Veysel alınca eline koklamıştı emaneti. Anlamıştı o an kendisine verilen kıymeti. Ben bu sevgiyi nasıl tarif edebilirim?
Bir sır ziliydi belki, görmeden iman etmenin mertebesi sana verilen bu hırkayla bizlere gösterildi. Ben bu sevgiyi nasıl tarif edebilirim?
Ne cennet sevdan vardı, ne de cehennem korkun. O Nebiyi görmekti tek umudun. Ayıldın bayıldın seraplara daldın. Ben ben bu sevgiyi nasıl tarif edebilirim? Ben bu sevgiyi nasıl tarif edebilirim?