insanların üstüne yüzlerce yıldız yağdı.
ailelerin evleri kurşunlandı
binlerce insan kendi ülkesinde esir
çocuklar ölüyor uyuyamıyorum artık geceleri
bumuydy vavaadettiğiniz özgürlük
ağlama çocuk ağlama üzüm tanesi
(nakarat)
dert tam dibime geldi gezegen herzaman ki gibi dertli
parlayan yıldızlar, gözyaşları, sakladı onları görmeyelim diye
bugün yine bi savaş var
açlar ekmek toklar petrol derdine düşüp aldattı
tarih yemedi bu yalanı
morar susacam diye dudaklarını sımsıkı tutarken
nefes bile umrunda değil
eğil dert on derman sıfır
kim önde kim yendi derdi
erdi
üsleri onları ezdi
kristal gecede susanlara da sıra gelecek elbet
müebbet yaşam sefası elbet bitecek bir gün
iğne ve iplikle çelik dikilmez ah!...
denemek tabiki serbest
rampalardan gönderilen çiçekler
kanıma dokundu
palavra koni üzerine yazılan onca söz
gözün irisi aktı
salkım tanesi koptu
yere düştü dağıldı
gençlerden şarap yapıldı, rotası garb
sarp dur, yoktur
cımbızla saç yolan çoktur eee!
o zaman yerinde sekmek niye
sarhoş etti üzüm taneleri
uyku denilen ölüme koşarken farkına vardım
benim de sevenim varmış
sen ölürsen anan ağlarmış
kimene, 'yat ve sürün!'
demirden bir gönye
bakırdan bir pergel al ve çiz suratını
benzesin sana ve tıpkı sen olsun...
(nakarat)
dertleri bir kere daha çöz ve de gör çıldırın ahh!
susturamaz, sözleri çelik bastıramaz
doğrularsa sık söylenip aktarılır nesillerden nesillere...
propaganda yanıltır mı?
gerek yok on kez dinle
tuzlu sularda yüzen adalar,
kumanda edilen kazıklar;
akıllılar ne yazık ki kuş kadar
dönüş yok bu savaş çok çetin
kırılamaz insanoğlu, yorulamaz kahramanlar.
durmadan ağladı gerçekler
gerçekten de ışık tutan bir fener bu gökler
bizlere bir miğfer
dünyaları paylaştık çocuklarımız taş attı
doğruları yaptıysak biz peki niye gözlerimiz yaşlı?
milyonlar,
aştık artık salkımlarımız saklı
dostlar ezdi şerbet yerine kanlarımız aktı
bu para
sadece birkaç mülk bu dünyada
iananç herşeye dair yeter bitsin bu kavga
durduramadık ama tak!
etti planı yemedi hak!
burada dur ve geriye bak
bu bedeni al ve yine de kalk!
(nakarat)