Uyan Ali'm uyan uyanmaz oldun.
Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun…
Uyan Ali'm
Uyan Ali'm
Yağmur çiseliyor, içinde tebessüm eden garip bir hüzün var.
Sanırım bana diyor ki ”hadi kalk oğlum sevdiklerine bir sözün var.”
Ama sanki bahar gelmiş ve ben uçuşmaya hazırlanan bir polenmişim gibi.
Sanki bir deniz beni taşıyor ve ben keyifle sırt üstü uzanıyormuşum gibi.
Sanki pamuk gibi.
Bir çocuğun üflediği bir baloncuk gibi.
Filizini güneşine armağan eylemiş dalında yeşeren tomurcuk gibi.
Sanki her şey çok ağır, ruhum hafiflemiş gibi.
Yağmur yağıyor evet, ama suratıma değmiyormuş gibi.
Neden toprağın kokusunu alamıyorum?
Sanırım burnumu kırdılar belki de rüzgar giremiyordur.
Ama acıması gerekir, acımıyor. evet elimde kan var, kanı görüyorum.
Peki neden mutluyum, neden canım yanmıyor?
Ormanın estiğini görüyorum ama rüzgarı hissetmiyorum.
En son dayak yiyordum, şimdiyse kuş gibi havalara uçuyorum.
Neden?
Ellerim yerde, ayaklarım yerde.
Ben ölmüş müyüm?
Sorsam sana ne yaptın bana diye.
Kararmış bahar, bulanmış kana niye?
Verilmiş karar, kıyılmış cana.
Diyet ödenmiş bu akşam satılmış hayat diye.
Korksam ama yıkılmaz duvar.
Evet fikirler uçar, bezirgan çalar yine.
Ömürler solar, yanılmaz saat.
Kalp dururken bu akşam, haykırır ”sanat” diye.
Haykırır aşk diye!
Haykır Adalet diye!
Uyan Ali'm uyan uyanmaz oldun.
Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun…
Uyan Ali'm
Uyan Ali'm