He was a most peculiar man.
That's what Mrs. Riordan said and she should know;
She lived upstairs from him
She said he was a most peculiar man.
He was a most peculiar man.
He lived all alone within a house,
Within a room, within himself,
A most peculiar man.
He had no friends, he seldom spoke
And no one in turn ever spoke to him,
'Cause he wasn't friendly and he didn't care
And he wasn't like them.
Oh, no! he was a most peculiar man.
He died last Saturday.
He turned on the gas and he went to sleep
With the windows closed so he'd never wake up
To his silent world and his tiny room;
And Mrs. Riordan says he has a brother somewhere
Who should be notified soon.
And all the people said, "What a shame that he's dead,
But wasn't he a most peculiar man?
o çok özel bir adamdı
Mrs. Riordan söylediği buydu ve bunu biliyordu
o onun üst katında oturuyordu
onun çok özel bir adam olduğunu söylüyordu
o çok özel bir adamdı.
bir evde yapayalnız yaşıyordu
bir odanın içinde, kendisiyle
çok özel bir adam.
hiç arkadaşı yoktu, nadiren konuşurdu
ve hiç kimse de onunla konuşmazdı
çünkü o arkadaş canlısı değildi ve aldırmazdı
ve onlar gibi değildi
Ah, hayır! o çok özel bir adamdı
geçen Cumartesi öldü
gazı açtı ve uyumaya gitti
pencereler kapalıydı böylece hiç uyanamadı
sessiz dünyasına ve minicik odasına
ve Mrs. Riordan onun bir yerde kardeşi olduğunu söylüyor
yakında ona haber verilecek.
ve bütün insanlar dedi ki "onun ölmesi ne ayıp
ama o çok özel bir adam değil miydi?