Merhaba trakya`dan çıktım yola
Herkesle kucaklaşı selam sağu 253 solluma
Yiyip içirip öyle koyuverdiler
Hoşcakal tunc yine bekleriz dediler
Çanakkalle bursa demedim gezdim
Efeler diyarı ege'ye geldim
Güneş batışı yörük ovasında konakladım
Koca paşalar gibi ağırlandım
Ateş başıda rivayetler anlatır
Bütün manzara eskileri andırır
Sabah yörük kızın düşüyle uyandım
Kimseyi kaldımadan yine yoldaydım
Bi `deli poyraz firtınası eser kuzeye
Alıp götürür beni karadenize
Yem yeşil ovalarında horon teptim
Fındık toplayan kızlara eşlik ettim
Gün doğuşu sivas`a vardığımda
Uğradım aşık veyselin mezarına
Sazlı sözlü 40`lar ceminde
Huuuu çekip semah döndük canlar ile
Sevgi hoşgörü nedir bilmez idim
Mevlana'yı bile yüce saymaz idim
Yobazlı bağnazlıtan çok uzak
Öğrendim yunus emre'yi okuyarak
Denizden gelen rüzgar esti güneye
Hisedilir toroslardan akdenize
Roman kahramanı mehmedimin izinde
Canlanır bir anda anılar içimde
Tarlalarda pamuk toplayan kızlar
Acı dertli bin bir çeşit ağıtlar yakar
Yolculuk boyunca türküler yaka yaka
Eninde sonunda vardık diyarbakıra
Buranın insanları fakir fukara
Bölüşür seninle neyi var neyi yoksa
Davul zurna eşliğinde halay çektim
Acı kebabını yiyip bir ohh çektim
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
İki kapılı bir handa
Yürüyorum gündüz gece