Burak Toprak:
Yaptıkların hiçbir zaman uymuyorsa tarife,
Ben yedi yıldır koşuyorum hiçbir yol çıkmaz Paris'e,
Ve durma ! Azim et. Bu senin hayata naziren,
Korkularımı alt etmeden haram girmek kabire.
Ve sonra aniden kopar kıyamet. Böyle bilinir,
Ölmediğini hissedip de önceliğini değiştir ( Git ),
Hayatı Yaşa ! sevgin hep seninle kalan,
Aşkı yaşa iliklerinde zaten mutluluk gönlünden taşar.
Saçılır etrafına tüm gülümsemen,
Kaybolur o an kafandaki bütün olumsuz düşünceler,
Yaşarsın hep o anı zaten böyle değil midir ?
Bir anın hatırası olur bazen ömre bedel.
Satarsa dost, düşerse yere, yaparsa hata,
Düşünme bir an bile zor zamanın birliği güldürmez ele .
Değmez hiç sırtın yere varsa birkaç dostun sıkısından,
Ölmedim deyip de tut hayatın yakasından !
Nakarat (Erdal Toprak):
Yağsın yağmurlar,
Günahlarımız kadar ıslanalım,
Sırılsıklam olmuşsak hepimiz,
Bil ki, zaten yanmışız…
Yağsın yağmurlar,
Günahlarımız kadar ıslanalım,
Sırılsıklam olmuşsak hepimiz,
Zaten yanmışız…
Burak Toprak:
Hep böyledir hayat, bir anda kaybolursun içinde,
Hata yapmak istememen sana keşkelerini getirecek,
Bir kez doğru olanı yap, bir düşün bin yaşa,
Keşkelerle yaşarken hep burukluktur sevinmek…
Düşünde bildiğin bir düşüncenin esirisin,
Düşünce yere bir düşün. Ne Yaptım ? ve nedeni sil,
Sen de elbet bir kalbin limanısın, mesirisin,
Ne söylesem boş aslında his olur en tesirlisi.
Bir rengi seçeceksin sen de elbet bu kuşaktan,
Yerle gök bir olana kadar onunla bir yaşamak var,
Bu yükü taşımaksa en tatlısı, olanlardan,
Seni bırakıp gidenler değersiz yanında duranlardan.
Arkadan vuranlar var,
Anlamak zor aslında,
Hayatta kuraldır bak!
Güçlü ol dur aslınla.
Yaşanır yalnızlıkla,
Bin surata bürünür dost,
Hayvan gibi davranır da,
Bilmez nasıl delinir post…
Nakarat (Erdal Toprak):
Yağsın yağmurlar,
Günahlarımız kadar ıslanalım,
Sırılsıklam olmuşsak hepimiz,
Bil ki, zaten yanmışız…
Yağsın yağmurlar,
Günahlarımız kadar ıslanalım,
Sırılsıklam olmuşsak hepimiz,
Zaten yanmışız…